Cinsellik, hayati olmayan ancak türün sürekliliği için şart olan bir gereksinim ve içgüdü olarak tanımlanmaktadır. Cinsellik anne karnında başlayıp ölüme kadar devam eder. Cinsellik biyolojik, sosyal ve kültürel yönleri olan çok boyutlu kompleks bir olaydır. Cinsellik sadece cinsel organlara yönelik değil tüm duygulara ve bedene hitap eder. İnsan sadece üremek için değil, haz almaya yönelik cinsel davranışlar sergiler ve bunun sonucu olarak cinsel duygular, fanteziler, arzular şeklinde ortaya çıkar. 

Evlilikte cinsel uyuşmazlık önemli bir problem kaynağıdır. Cinsel problemler çoğunlukla psikolojiktir. Cinsel eğitimde eksik ya da yanlış bilgilenme, aşırı heyecan, daha önce yaşanmış cinsel başarısızlık gibi durumlar kişinin cinsel ilişkiye karşı korku, tiksinme ve çekinme gibi duygular hissetmesine neden olabilir. Kişilik özellikleri, duygular, geçmiş yaşantılar, öğrenilmiş davranış modelleri cinselliğe yaklaşımı ve seçimi belirler. Kişilerin yetiştiği ve içinde yaşadığı aile, yakın çevre, toplumsal yapı, gelenekler ile dini inanç ve ahlaki tutumlar da cinsel tutum ve davranışları belirleyenler arasındadır. Çoğu zaman yalnızca sosyokültürel nedenler herhangi bir cinsel işlev bozukluğunun ortaya çıkmasında başlıca rol oynayabilir.